5 Kasım 2009 Perşembe

Remember,remember The Fifth Of November!

Adrionos, yaşadığı şehire huzurun gelmesi için, suçlunun suçsuzun belli olması için çözüm yolları düşünüyordu. En sonunda şu fikri uygulamaya koymaya karar verdi: Toplumca güvenilen bir kişinin/kişilerin başlığında toplumdaki karışıklıklara, kavgalara yani kısacası davalara bir çözüm yolu aranması.Böylece Suçlulara ceza verilecek, böylece toplumsal düzen sağlanacaktı...
Bu fikrini Kral'la paylaştı. Kral'da bu fikri destekledi. Ama istediği tek bir şart vardı, kurulacak mahkemeye Kral'ın onay verdiği kişiler atanacaktı. Bir kaç hafta geçmeden mahkeme kuruldu ve sistem düzenli bir şekilde ilerlemeye başladı. Halk ve yönetici kesim kısacası herkes durumdan memnundu.
Bir gün Kral'ın ölmesiyle yerine geçen yeni Kral Kanavel, mahkemelerdeki hakimleri değiştirmeye karar verdi. Adrionos, Kanavel ile konuşup fikrini değiştirmeye çalıştı ama başaramadı. Bir kaç gün içinde kendi onayını alan hakimleri atadı.
O günden sonra Kral'a en ufak söz söyleyen kendini zindanda, çıkarları Kral'la kesişen herkes de kendini idam sehpasında buldu. İnsanlar bu ortam içinde ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Ayaklanmak isteyenler de elleri boş dönüyor. Dönebiliyorsa yine iyi canından oluyordu...
Kısacası mahkemeler şehre önce demokrasiyi sonra ise tiranlığı getirmişti...
Kısacası Adrionos şehre önce demokrasiyi sağlamış sonrada istemeden tiranlığa sebep olmuştu... Bu Adrionos'un kötülüğünün sonucu değildi... Yaşayan,yaşamış ve yaşayacak olan tüm insanlar; yani "insanlık" kötü yüzünü göstermişti.
İşte o günden beri tüm zorba kavram ve olaylar, Adrionos'un iyi niyetle yaptığı bu eylem gibi ,tüm insanlığın kirli yüzünün yansıdığı bir perdeydi...

8 yorum:

BnYmN dedi ki...

vouv.

zamanında çok sevdiğim bi hocamla yaptığımız bi konuşmayı hatırlattı bu yazı bana;
okulda bi olay olmuştu ve bu olay yüzünden bi şekilde benim emeğim yok sayılıp açmış olduğum site kapanacaktı... kızgınlığımın farkında olan hocam beni yanına çağırdı ve biraz konuştuk, konuşmanın bi kısmı şöyleydi;
"
istanbul üniversitesi'ne ilk girdiğim yıllarda kapıda küçük bi kabinde hep oturan bi güvenlik vardı... daha sonra küçük olaylar başladı... bu olaylardan sonra kapıya 2 tane polis diktiler... olaylar biraz daha ilerleyince küçük kabini yıkıp biraz daha büyükçe bi yer yaptılar polis sayısı 4e çıktı... ama karışık dönemdi protestolar kavgalar durmuyodu.. daha sonra çevik kuvvetten polisleri diktiler kapıya... ve son olarak da zırhlı tanklar okulun girişinde durmaya başladı.. düşün daha 1-2 sene öncesinde okula elimi kolumu sallaya sallaya kimlik bile göstermeden girebiliyoken tamamen benim gibi öğrencilerin tavrı yüzünden okula girerken didik didik aranır oldum...
demoktasiler böyledir işte.... zorlamaya kalktığın anda seni sınırlamaya başlar... "

ne alaka diyceksin.. bilmiyorum.. ama o kavgaları yapan insanların amacı da daha cok kısıtlanmak değildi herhalde.. ya da atomu parçalayan bilim adamı atom bombası olacağını düşünmemişti...

falan filan..

duyguözbağcı dedi ki...

tam da alaka aslında...Doğru noktaya parmak bastın.. Özünde kötü bir insan bence yok , sadece değer yargılarımın uyuşmadığı insanlar var.. Ama işte insanlar kötü olmasada yaptıklarının sonuçları böyle olabiliyor.
Belki de herkes kötüdür. Bazen bu taraftan da düşünüyorum. Masum değiliz hiç birimiz. :)
ve o hocayı da sanırım biliyorum..=)

BnYmN dedi ki...

=)
o zaman

Eller günahkar
Diller günahkar
Bir çağ yangını bu
Bütün dünya günahkar

Masum değiliz hiçbirimiz
Masum değiliz hiçbirimiz

duyguözbağcı dedi ki...

=)

Adsız dedi ki...

O hocayı bende biliyorum.

e.ay dedi ki...

V for Vendetta'ydı dimi bu 'remember remember fifth of November'ın geçtiği yer?

duyguözbağcı dedi ki...

evett.. 5 kasımları unutmamalı=)

e.ay dedi ki...

V for Vendetta top list filmlerdendir zaten ya. hani onu izleyen unutmaz 5 Kasımları =)