28 Ocak 2010 Perşembe

uyandım. telefonu aldım elime, saat 10:00 günlerden çarşamba...
allah allah dedim, bugün pazartesi olmalıydı.
eminim bundan bugün pazartesi olmalı..
kalktım çantama baktım salı gününün programındaki derslerin defteri var...
mutfağa gittim dün yapılan yemek de yok dolapta...
buraya kadar belkilerle oyalarken kendimi
salı ve pazartesinin gazetelerini görmemle,
şaşkınlık yerini ürpertiye bıraktı.
dış kapıyı açtım, poşette bir ekmek ve birde gazete vardı
Yazan tarih de çarşamba tabi...

Koskoca iki günüm yok ortada..
KAfam allak bullak camdan bakarken, dersaneden bir kaç kişiyi aramak geldi aklıma
Aradım.
Biri açmadı. Diğeri de "Ne saçmalıyosun, böyle bi yalan duymadım, gördüğüm en komik insansın. Dün olanlar için daha mantıklı bir yalan bile bulamamışsın."
deyip kapadı telefonu yüzüme.
Facebook u açtım pazartesi koyulmuş bir kaç resim buldum.
Eski okulumdan arkadaşlarımla gezmişim pazartesi.
Salı günü de sadece bir iki fotoğrafa yapılan yorum dışında bişey yok.
Odama gittim tekrar, deli gibi geziniyorum evin içinde..
MAsamda gözüme bir kağıt ilişti.
Benim yazımla yazılmış. İşte bunlar yazıyordu:

"İki gününü sen yerine ben geçirdim. Ben kim miyim... Senim..
Şifreni kırdım önce, sonrası kolay tabi. Yaşadım sen olarak 2 gün.
Pek eğlenceli gelmedi hayatın. Korkma bir daha girmem.
Yaptıklarım içinse özür dilerim...
Ama sen de çok safmışsın... Şifreni kırmak hiç zor olmadı. Değiştir istersen."

İşte böyle ister inanın, ister inanmayın.
2 gündür, yokmuşum. Yani ben -bir ben varya benden içeri işte o ben- iki gündür yaşamamışım. Ölümün uzunluğuna kıyasla kısa da olsa. Ölmüşüm ben 2 gündür.


Kavga edip , rahatsız ettiğim ( yani hackerımın rahatsız ettiği) herkesten beni affetmelerini bekliyorum...

24 Ocak 2010 Pazar

Kar yağdı.. Mutlu olmalıyım, kesinlikle güzel bir şey bu. Küresel ısınma çoğu yerde sıcaklığı düşürüp, yağışları artırsa da küresel "ısınma" deyince ileride cayır cayır yanıcaz diye düşündüğüm için, yağmur ve özellikle kar gibi doğal olaylara çok seviniyorum.
Bi de ne biliyim kar bu, top yapıp atabilirsin, kardan adam yapabilirsin, yanında biriyle gacur gucur yürürken sohbet edebilirsin, ya da ağzını açmaya korkup gözlerini kısıp soğuğun beynini de biraz soğutmasıyla tüm düşüncelerinden sıyrılabilirsin...
ve bunu eğer istanbul'da yaşıyorsan yılda en fazla 1-2 hafta içinde yapabilirsin. ( bazı yıllarsa hiç yağmaz;)

Ama sinirlendiğim tek nokta var, kaç aydır kar bekledik yağmadı, okullar tatil oldu kar yağdı.
Okullar mis gibi tatildi şimdi. Yıllık iznini kurban bayramında almak gibi bir şey bu...

Seneye bu okullar triplerimden kurtulucam , en azından gittiğim üniversitenin programı dahilinde düşüneceğim için okulum varken tatil olsaydı diye düşüneceğim. Belki de acımasız bir okula gidicem ve kasırga çıksa da tatil vermeyecekler....
İşte küçük beynimin içindekiler...

19 Ocak 2010 Salı

sentences


içimden bir çok şey yapmak geliyor. Ama ben hep hiçbir şey yapmamayı tercih ediyorum. Çok değişkenim, dengesiz de denilebilir buna. Bir gün içinde 5 farklı moda girip olayları bir çok açıdan görüp , bir çok kez de olayları yargılayışımı değiştiriyorum...
Kesin hiç bir şey yok beynimde. Her şey puslu. Şimdi şu anki gibi düşünüyorum ama yarım saat sonra bile değişebilir, gelir bu yazıyı da silebilirim.
Keşke çocuk olsaydım en büyük sayı onyüzbinmilyon diyebilseydim...
limit +sonsuz a giderken de ne demek, duymak istemiyorum sonsuzu...
herşeyin sonunu görüyorum, sonunun gelebileceğini
sonsuz beni sinirlendiriyor
sonu olsun istiyorum
sonu olduğuna inanmak istiyorum.

sayı doğrusu bile görmek istemiyorum, bir nokta kadar küçüğüm sonsuz beni korkutuyor...

bir sayfa dışına taşmadan yaşamak, gerisini merak etmemek istiyorum ve de başka sayfalarında olmamasını istiyorum. varsa da bilmek istiyorum, görmek istiyorum.

18 Ocak 2010 Pazartesi

şunu farkettim tanıdığım bütün Yiğit'ler iri yarı. şöyle ufak tefek yiğitle tanışmadım hiç

14 Ocak 2010 Perşembe

Maymun gözünü açtı



bazen bazı insanlara hakettiğinin çarpı 4 katı ilgi, alaka, fedakarlık gösterirsen.. tam bir enayisin demektir bu. Niye kabul etmemek de bu kadar ısrarcısın ki..
çok film izlemişsin anlıyorum, herkes bir şans daha verilmeyi hakeder falan da..
aynı filmi ben 40 defa izledim hala şans veriyorum.

Ama yok bu sefer yok. Yeter yani, enayiliğin de bi sınırı var...

13 Ocak 2010 Çarşamba

2 Ocak 2010 Cumartesi

.... yılbaşı mı
oow shit!!
seneye yılbaşı evde tombala oynuyorum...
belki kola cips falan
1 de de yatıcam.
sabahta gazete alır piyangoya bakarım..
bi gün mis gibi tatilden sonra
hayatıma devam ederim.