27 Nisan 2011 Çarşamba

İyi.Kötü.Ciddi

Gençler bilmemne bilmemne miyiz!
hoppa hoppa

tarzı cümleler kurmayalım artık. Gençler'i rahat bırakalım.

25 Nisan 2011 Pazartesi

Pseudoscience

her insan salaktır.
1)bazıları salaklığını saklamaya çalışır

1_a)kimileri çok başarılıdır salaklıklarını saklama konusunda, işte onlara dahi falan deriz
1_b)kimileriyse saklamaya çalışırken eline yüzüne bulaştırır, onlara ucuz uyanık ya da gerzek deriz. ben öyle diyorum en azından.

2)bir başka grup ise, tamamen koyverir, salaklığını örtmeye çalışmaz. onlara da salak deriz, katıksız salak deriz. mal deriz. işte onlar asil duyguların insanlarıdır. onları çok severim. böyle akıllı gibi davranırken bile, gözleri ben salağım diye bakar. Ama sakın onlar salak diye, zararsız sanmayın. Salak olduğu için neyin ne kadar zarar vereceğini bilmez, kendine de size de zarar verebilir.

Bana kalırsa, 1_b grubundaki insanlar en nefret edilesi, en hayatta yer verilmeyesi, en fitne , en orospuçocuklarıdır. Onları takmamalı, mümkün mertebe kendimizden uzak tutmalıyız.

En sevdiklerimse, tabi ki 2.grup. Salak insanları hep daha çok sevdim. Ama işte bu salaklık rafine bir salaklık olmayacak, içinde yapaylık, art niyet barındırmayacak. Ne kadar saf bir salaklık varsa bir insanda, onu o derecede çok severim.

Hayatımdaki insanları şöyle kabaca bir analiz ettiğimde görüyorum ki;
yüzde 3 lük gibi bir azınlık salaklıklarını saklama konusunda başarılı(1_a grubu). Yani dahi olmasalar bile sağlam zekaları var.

yüzde 17 civarında da 2. grup üyesi var. Katıksız salak yani

Geri kalan yüzde 80 ise 1_b grubu, salaklığını saklamaya çalışıp beceremeyen orospuçocukları.
.
Sakın üzülmeyin karşınıza hep 1_b grubundan insan denk geldi diye. Çünkü yaptığım araştırmalara göre 1 tane 2.gruptan insan yaklaşık 4 tane 1_b grubu insanının verdiği sosyal ve duygusal doygunluğu veriyor.

17 Nisan 2011 Pazar

Feysbuk varmış, Feysbuk yokmuş

Farkettim ki 4 aydır Facebook kullanmıyorum
Belki merak etmişsinizdir diye,bu 4 ayda hayatımda ne değişti onları analiz etmeye çalışıcam...

1. sevdiğim insanları daha çok aramaya başladım.
aslında bu büyük bir yalan. ilk zamanlarda (ve kısmen hala) çoğu kişiyle iletişimim kesildi. ama bana mesaj atan, arayan insanlara hemen cevap vermeye çalıştım. yok ya ona da çalışmadım, bir hafta önce mesaj atan ve hala cevap vermediğim insanlar var. Gördüğünüz gibi sosyal beceriksizliğim konusunda Facebook'un hiç bir etkisi yokmuş.

2.aynı insanları daha çok görmeye başladım.
Yani, zaman olarak belki daha çok arkadaşlarımla birlikteyim ama hep aynılarıyla birlikteyim. Facebook varken, milyon farklı insanla konuşuyordum.

3.arkadaşlarımın doğum günlerini kutlamamaya başladım.
Cevap basit, Facebook hatırlatıyordu doğum günlerini. Bir arkadaşımın doğum gününü kutlamayı unuttum, bi kaç gün önceydi. Hala da aramadım, stres oldum çok fena. Niye hala aramadığımı da bilmiyorum. Keşke görse. Çok üzüldüm. Çünkü o bu tip şeylere önem veren biri.

4.katılınan aktivitelerin fotoğraflarından mahrum kalmaya başladım.
Kimse benim olduğum fotoğrafları maille atıcak kadar böyle üşenmez, böyle ne biliyim benim derdime düşmüş olmadığı için benim sosyal hayatıma dair hatırladığım en son fotoğraf ekim ayından falan sanırım. İtiraf etmek gerekirse, bazı fotoğraflara abimin facebook'undan bakıyorum.

5.eskisinden daha az batak oynuyorum.
Ne batakmış ya, Facebook'u bırakmadan önceki bir kaç ay fena sarmıştım batak oynamaya... Şimdi sadece orta kantin'de oynuyorum.

6.uzun süredir Can Yücel, Küçük İskender şiiri görmedim.
Belki şimdi başka şeyler modadır o alemde, beni kınamayın.

7.derste canım sıkılırsa ekşisözlük'e falan giriyorum.

8. Daha az iğrenç espri yapıyorum.
Yüzyüze ilişkilerde risk almaktan korktuğum için esprilerimi kendime saklıyorum. Hatta onları inşa etmekle meşgulken, birisi bir şey sorduğunda bönbön bakıyorum. Sonra geçip gidiyor.
Espri demişken, Kirv'em All esprimi Facebook'ta yapmıştım, kimse hiç bir tepki vermemişti. Bazen insanları anlamakta zorlanıyorum. Ya siz salaksınız, ya ben.

9.daha mutluyum oh mis, facebook büyük bir yavşaklık falan gibi saçma yorumlar beklemeyin. bazen daha mutluyum, bazen mutsuzum. öyle işte, sıkılıyorum arada... arada çok eğleniyorum, iyi ki kapadım ki yaa! diyorum. Kolay uyum sağlıyorum, o yüzden tekrar açasım yok.

14 Nisan 2011 Perşembe

It is the way how to use it

Çok komik şeyler oluyo. Trajikomik falan değil, bildiğin komik.
Biri bir şey demişti, kim olduğunu hatırlamıyorum;
"Hayat komik, insanlar trajik." diye. Bu söz de çok saçma.
Her şey o kadar saçma ki.

Herkes birbirine kelime şakalı espri yapma derdinde.
Fransız arkadaşımız, Türkiye'ye de Fransız... tıs tıs tıs tıs
obezlere şişko diyedsajdjd ahahhahaha
listeye 12. sıradan girdik , hedefi de onikiden vuracazz
biz size şifre yok demedik ki, var ama sor bi nasıl var;
yanlışlıkla şifre var orda. yersen.

lan, bi de bilerek yapsaydın demezler mi insana?
derler derler..

ya bu kadar komik bi ülkede hala metroda, otobüste insanların suratı asık ya, ona şaşırıyorum ben.

şu an kimse kendini kontrol edemiyo, bütün cinleri tepelerinde... Şaka yapmayalım dostlarım, bugünlerde biraz var bizde.

10 Nisan 2011 Pazar

Böyle böyle şeyler

cuma oldu cumartesi oldu pazar oldu, olur yani bir şey diyemezsin.
kimi zaman hızlı ilerler, kimi zaman geçmek bilmez
bazen karnın ağrır, bazen gözlerin acır, bazen uyursun
fazla uyanık kalırsan, gözlerin bulanmaya başlar
rahatsız bir tekli koltukta bile kestirirsin
sonra evine gidip saatlerce uyursun,
uyanırsın yani devamı sıradan hikayeler,
ama mesela nar ekşisinden kan üretmek sıradan değildir,
2 saat içerisinde 10 kere akbil basmak da sıradan değildir,
bir gece boyunca 20 fincan kahve pişirmek de sıradan değildir,
ama bunları hep yaparsan, bunlar da sıradan gelecektir...
eğer her şey sıradan gelmeye başladıysa, çok sıkıldıysan şu videoyu izle iyi gelecektir
ama çok da izleme, sıkacaktır.

http://www.youtube.com/watch?v=2mS-RKbO8jQ&feature=related

6 Nisan 2011 Çarşamba

her akşam

Böyle oynattıkça farklı iki resmin görüldüğü ufak kartlar var ya, hani cipslerden falan çıkardı.
İşte ondan gördüm bugün ve aklıma, o karta böyle tırnaklarını sürtünce çıkan sese dayanamayan bir arkadaşım geldi. Dağ gibi çocuk ama gel gör ki, vıj vıjj diye ses çıkartınca o karttan hacmini yarıya indirip gözlerimin önünde büzüm büzüm büzülüyor. du yani büzülüyordu. Baya oldu görmeyeli, aklıma geldi.
Sonra ilkokulda bir arkadaşım vardı; birisi burnunu kaşıyınca o da kaşırdı hemen. Ama arada unuturdu, yani tikli olduğunu iddia eden bir insandı kendisi. Ama böyle çıtı pıtı tatlı bişeydi. Severdim, onu da görmeyeli en az bir sene oldu.
Geçen sene her sabah gidip çay içtiğimiz Mustafa Abi vardı mesela. Onu görmeyeli de çok oldu.

Şimdi her gün görüştüğüm insanlarla da ilerde aylarca yıllarca görüşemiycem. Ne güzel bir şey bu. Herkesin hayatında sürekli bir devirdaim var. sürekli ve devirdaim kelimelerini kullanışım "nüans farkı" gibi oldu.

Hadi bakalım, fizy açılmış. Size benden bir şarkı.
http://fizy.com/#s/2488r4

4 Nisan 2011 Pazartesi

Nükleer

Her yanımı nükleer enerji sardı.
Okulda essay konularımızdan biriydi nükleer enerji ve etkileri. aynı zamanda yarınki sınavımda da büyük ihtimal yazı yazmamız gerekecek.
Ayrıca bir film projemiz var, senaryoda Çernobil'den etkilenen bir aile anlatılıyor. Daha ziyade bir kişi anlatılıyor. Onu da bu ayın sonuna yetiştirme çabalarımız var. Hadi bakalım.
Son olarak da Fukuşima Daiçi nükleer santraliyle ilgili ve açılacak olan Akkuyu nükleer santraliyle ilgili bir sürü habere denk geliyoruz haliyle.

İşte bu kadardı.
Bana sorarsan nükleer enerji şerefsizin önde gidenidir derim.

Merak ediyorum Türkiye enerjisini nükleer santralden karşıladığı zaman, seçim öncesi insanlara birer kavanoz plütonyum ve uranyum dağıtacaklar mı?
Evet, içimde bir Levent Kırca yaşıyor.

3 Nisan 2011 Pazar

El.

Sıkıldığın anlarda bir else ihtiyacın, anlarım
Benim ellerim sana el değil, bilirsin
Bir kez daha el olmam lazım
Elime ulaşabilmen için.
Ama gitmen mi lazımdı?
Elimi tutmasan da olur dedim
Ten renklerinin arasında... Çeşit çeşit
Elim de olmayıversin
Tüm kadınlar orospuydu nasıl olsa
Ellerin elini de tutardı onlar
Sen gibi. Hep böyle kadın ruhluydun zaten
Kadınlar da köpekti.
Şimdi yorgunsun eminim,
Ellerin yorulmuş, dudakların yorulmuş.
Bir el arıyorsun hala
Hani bana demiştin ya; ellerin olsun umurumda değil diye.
Şimdi anlıyorum, ellerim ellerin olmuş umurunda değil.
Bir bilene danışmışsın,
Eldivenler giymişsin renk renk, boy boy
Lafların gibi.
Değişmişsin, değiştirmişsin.
Bense ellerde kaldım, başkalarında unutuldum.
Ele güne karşı, sabaha karşı, dosta düşmana karşı
Ama karşı karşıya
Ben farklı maske takmışım, sen farklı eldiven
Bir gün yeniden karşılaşmışız.
El olan ellerini tanımamışım bile.
Yine giren girmiş, rahatlamışız.
Başlangıcımızı bitirmişiz bile hatta.
Bir gün yine yalnız kalmışsın,
İşte o gün, sol elin olup gülmüşüm sana.