29 Haziran 2010 Salı

Remember remember, the 30th of June

Teknoloji hakkında herşeye özürlü bi 2ayaklı olan ben, Bünyamin'in "sen de aç bi blog" sözü üzerine ipragaza gelmeyip gaza gelip bi blog açtım. Bugünse tesadüfen ilk yazımın tarihine baktım, 30 haziran'mış.(yani tam 1 yıl önce) Bunun ilahi bir mesaj olduğu konusunu Gerçek Kesit'e bırakıp şurda 3-5 laflayalım istiyorum.
Yukarda eskiden "Zamane İnsanı" ve altındaki ufak kısımcıkda da "Yarım bırakır" yazmaktaydı. Zaten adresi de o fikir üzerine almıştım. Cidden her şeyi yarım bırakmıştım. Ama bu blog da öyle olsun istemedim ve sanki o yarım bırakııır yazısı yukarda kaldıkca bi gün gelip ben burayı da bırakırım diye tedirgin olmaktaydım. Kısacası ani bi kararla o yazıları kaldırdım ordan. Ama adresi değiştiremedim tabi ki. Oraya da bakmamaya çalışıyorum elimden geldiğince.
Bu geçen yıl, bloga istediğim kadar önem veremediğim bi yıldı. Malumunuz sınavı falan bahane edip yapmadım belki de. Çoğu zaman vakit de bulamadım. Ama bu yazdan itibaren, buraları orcinal fikirlerle ve kendimce güzel yazılarla doldurmak istiyorum. Ve biraz da çabalayıp izleyici sayımı artırmayı.( reyting önemli bişey tabi..)
En önemlisi ne diye sorarsan, içimi dökmem için bu kadar kolay ve kullanışlı bi yerde (internet ortamı) bulunan şu platform; yeri geldi yazı yazarken moralimi düzeltti, yeri geldi kendime güvenimi artırdı.
Buraları bırakmamam, istediğim şeyleri yazmam ve bir daha şu an okuduğun yazı gibi "acemi yazar önsözü" kıvamında yazılar yazmamam dileğiyle...
Kendinize bakmayın, dünyaya iyi bakın...

Kep törenleri bana hep Ölü Ozanlar Derneğini hatırlatır...

Hayatımda ilk kez kep fırlattım. Tel tokaları saçımdan bi an evvel çıkartma telaşından pek de anlayamadım muhabbetini. Bence herkes yapmış olmak için yapıyo bu törenleri. Bi okul yapmış bi yerlerde. Eminim Türkiye'ye de sonradan gelmiştir. Bi yabancı okul yapmıştır hatta ilk, sonra kıskanan iyi üniversteler liseler falan "bizim neyimiz eksik" mantığıyla yapmıştır. Ya da öğrencileri isteyip düzenletmiştir bilemem.
Bildiğim tek şey bizim kep törenimiz olmasaydı ben de dellenir; "bizim neyimiz eksik" deridim...

26 Haziran 2010 Cumartesi

Ahanda böyle biter işte.
Hayatımın ygs-lys dönemini bitirmiş bulunuyorum.
Şuan mutluyum.

25 Haziran 2010 Cuma

Yaz tatiline giremeden yazdan bunaldım...
Mutlu olmam için ne olması lazım hiç bilemedim valla...
Yarın böyle ipini koparmış dana gibi sevinip, çayır çimene koşup ohh be demem lazım yada bunun gibi şeyler.
Ama içimden hiç bi şey gelmiyo...
Belirgin olarak istediğim bi şey de yok. Tabi yalnız kalmak hoş olabilir evde. Fakat eminim bunun da tersi bi durum olur yarın...
Not:Yorumu okuyun lütfen, pişman olmuycaksınız..

23 Haziran 2010 Çarşamba

Nobody knows

Bazen saçma bi sebepten soğumaya kalktığımda birinden, hemen kızarım kendime. Yüz asıyosam düzeltirim hemen aman boş yere üzmeyelim birbirimizi diye.
Ama bazen öyle oluyo ki ufacık bi olayda, aslında beni sevdiğine inandığım insanlar, ego tatmini mi neyse benden soğuduklarını öyle sezdiriyolar ki. Belki farkındalar belki değiller bilemem...

22 Haziran 2010 Salı

Paradoksal muhabbetler II

Banyodan sonra saçımı kurutmak için saç kurutma makinası kullanıyorum haliyle.
Soğuk ayarda çalıştırsam saçımın tamamının kuruması bir buçuk yılı alıyo. E sıcak açıyorum bu seferde bir yandan kururken, dipten dipten terlemeye başlıyorum kuruttuğum yerler yeniden ter etkisiyle ıslanıyo. Kısırdöngü halini aldı şu sıralar..
Kurutmasam da bi boka benzemiyo zaten..
Çok mutsuzum, herkes maske takıyo, hayat çok iğrenç, insanlar iki yüzlü
=)

21 Haziran 2010 Pazartesi

Sermayem derdimdir, servetim ahım

Bugün bir hikaye duydum. Başlıkdaki dizelerin sahibi olan Aşık Mahzuni Şerif'in başına gelmiş.
Bir yaz memleketine gidiyor ve bir tanıdığına köy kahvesine inip muhabbet etmek istediğini söylüyor. Alıyor eline sazını ve gidiyorlar kahveye. Muhabbet edip, saz çalmak istediğini söylüyor eşine dostuna. Ama herkes işim var, gücüm var bahanesiyle Mahzuni'yi orada bırakıp gidiyor.
Aşık Mahzuni Şerif ise gidiyor evinin önüne, alıyor sazını eline 2 gün durmadan saz çalıyor. Ve sonra yakın arkadaşına
"Ben bir daha buraya gelmem, ölürsem de buraya memleketime gömmeyin!" diyor ve
o yaz sonunda vefat ediyor.

Şimdi gidip sorsan hepsi eminim o gün orada kalıp dinlemiş olmayı istiyorlardır.
O gün gündelik gayeler yüzünden bir kalp kırmış olduklarının ve eminim ondan son kez duyabilecekleri türküleri reddetmiş olduklarının farkında değillerdi.

İhmal etmemek lazım bazı şeyleri ama elde değil bir çok şeyi ihmal ediyoruz şu hayatta.

20 Haziran 2010 Pazar

Paradoksal muhabbetler

*İğrenç espri yaptığı iddia edilen birine karşı söylenen "Off kuscam şimdaaa", "Ayy üşüdüm falla bu ne souk esprii", "ay kapıyı öğrtüüün", "Kalk git masadan yeaaa"
söylemleri yapılan espriden daha iğrenç bi boyuta ulaşmış durumda...
Yapılan her espriye bu tarz tepkiler veren mod düşürücülere karşı uyanık olalım. Uyanmayanları uyaralım...

19 Haziran 2010 Cumartesi

Yüzde çoğu yalan olası planlar...

ya bana bi fikir verin. Bence bu odunlar çok gitti arkaya ama yazılar bazen okunmuyo...
Aman ya anlamak isteyen anlar zaten.
Benım şu an yaptığım dertsizlikten kendime dert üretmek.

O zaman size bu yaza dair planlarımı söylüyim bi;
tekrar gitar tıngırdatmaya başlamak,
Adsl bağlatmak suretiyle sınırsız film ve dizinin dibine vurmak,
Pisürü psikoloji ve diğer konulardan kitap alıp okumak,
Das sport 'a zaman ayırmak,
Gez-toz yapmak,
En azından bi kaç konsere güzel insanlarla birlikte gitme fırsatı yaratmak,
Evde sıkılmanın huzuruna kavuşmak,
Güzel pikniklere çıkmak,
vakit ayıramadığım insanlara vakit ayırmak
ve bilimum klişe şey daha....

Edit:Üstte bahsettiğim odunlu arkaplana veda ettim bile. =)

el vay es

bayırlıydı galiba ya.
Dereyi görmeden paçaları sıvayan mode on.

18 Haziran 2010 Cuma

10 Haziran 2010 Perşembe

Uzak

Tüm natüraliteden yalıtılmış evlerimizde, karafatmalardan uzak ve bir böceğin adı neden karafatma olur diye düşünmeden geçiyordu günlerimiz...

8 Haziran 2010 Salı

Guitar Hero bağımlısı olduk arkadaş grubumuzcaK. İlki çok eğlenceliydi.(bu eylül ayına tekabül ediyor.) Sonrakiler çok bayıktı. Gitmedik uzun süre falan sonra tekrar sardık süper lan. Medium da oynuyorum artık he. Arada parmağım maviye zor gitse de bunları neden yazdığımı anlamama yetmez.

Evlenirsem düğün hediyesi olarak bilezik falan yerine guitar hero almayı yeğliyorum. İşte bu nedenle yazdım buraya.
Kına yatta olucak, düğün ise su altında.
Cumartesi günü Eminönü iskelesinde olun
Damadı da bulun getirin. Tercihen huyu huyuma, boyu önemli değil.

;)

3 Haziran 2010 Perşembe

When I was a little child

Eğer seri katil gibi bir tipim olsaydı seri katil olurdum. Böyle sürünmezdim. Bu tiple ancak korku filmlerindeki mor gözaltlı hortlak kız çocuğunun öldürmek istediği ilk kurban olabilirim. Acemiliğine gelip, elinden kurtulup ghostbusters ı çağırıp kızı yakalatır, kasabaya derin bir oh çektiririm...

1 Haziran 2010 Salı

Anarşiye küfretmenin ne alemi var? Şu anın anarşizmden ne farkı var?

Ya arkadaş bırakın artık...
Birileri maden ocağında bilmemkaç metre aşağıda hayatını kaybeder.
Birileri ortada savaş bile yokken sırf bazılarının çıkarları için dağlarda kurşunlarla hayatını kaybeder.
Birileri mecburen içinde bulunduğu bi savaşta hayatını kaybeder.
Birileri yoldaki kimin açtığı belli olmayan bi çukura düşer hayatını kaybeder.
Birileri ufacık yaşta açlıktan hayatını kaybeder.
Birileri birilerine ters geldiği için hayatının baharında hayatını kaybeder.
Birileri sadece halkı aydınlatmak için yazdığı yazılar yüzünden hayatını kaybeder.
Birileri açlıktan çürüyerek hayatını kaybeder.
Birileri hareket edemeyecek kadar şişmanlayıp hayatını kaybeder.
Birileri açlara yiyecek götürürken hayatını kaybeder.
Birileri şehrine atılan bombayla hayatını kaybeder.
Birileri bomba atıp insanlara zarar vermek pahasına hayatını kaybeder.
Birileri töre yüzünden hayatını kaybeder.

Bir çok insan saçma sapan (!) sebepler yüzünden ölmekte yada öldürülmekte. HEpsi de kurulu düzenin, siyasetin, ekonomik şartların, devletlerin ihmallerinin yüzünden.
Anlamıyorum devlet olmasa diyorum kendi kendimize olsak diyorum. Anarşi olur, insanlar birbirini yer diyosunuz.
Siz kimi kandırıyosunuz? ve şu an birbirinizi yemek dışında ne yapıyorsunuz?