8 Ocak 2011 Cumartesi

Black Swan


Aranofsky'nin artık yönetmenden daha da fazlasının olduğunun kanıtı. Sadece Aranofsky'ye de bağlamamak lazım filmin başarısını.Senaryo, oyunculuk, makyaj, kostüm... bir çok şey yerli yerinde. Şimdi mantıklı mantıklı yorum yapmaya kasmadan sadece filmden etkilendiğim noktalardan bahsedeceğim;

-Nina'nın hayatındaki en önemli eksiklik, içindeki kara kuğu'nun farkında olmamasıdır, bir nevi kendi bir yarısından habersiz olmasıdır. Zaten Nina steril bir hayat yaşayan birisidir, hayatı bale ve annesiyle olan ilişkisinden ibarettir. Dansına da yansıyan bu durum, onu içindeki siyah kuğuyu keşfetmeye zorlar. Keşfetme sürecinde bir şeyler yanlış gider, kendi içinde keşfetmesi gereken bir şeyi, kendine dışarıdan bakarak keşfeder. Keşfetmiştir kara kuğuyu ama artık kendine yabancılaşmıştır.

-Filmdeki her şeyi çoğunlukla Nina'ymışçasına izleriz. Birinci gözden bahsetmiyorum, hatta hiç kullanılmadı diye hatırlıyorum, Nina kendisini nasıl görüyorsa öyle izleriz yani. Pek anlamasam da bu hissi oluşturan yegane şeyin de kamera kullanımı olduğunu düşünüyorum.

-Aslında Nina'nın içindeki Black Swan'le kastedilen şey, kötülük, kıskançlık ve şehvettir. Hatta Thomas (hocası mı neyse artık) ilk olarak cinsel anlamda kendini farketmesini ister Nina'nın. Çünkü Nina sanki üstüne ölü toprağı serpilmişçesine donuk ve ihtirassız görünmektedir. Black Swan olmaya da böyle başlar zaten Nina, kendini farkederken kendine yabancılaşmaya yani. Önce şehveti keşfeder, sonra kıskançlık ve en sonunda da kötülük. Hepsini de kendi kendine keşfeder, aslında kıskandığı da, kötülük yaptığı da ,şehvet duyduğu da kendisidir. Bu bağlamda filmdeki erotik sahnelerin yerli yerinde olduğunu düşünüyorum, umarım kesintiye uğramadan yayınlanır.


-Filmin fragmanında da gördüğümüz Black Swan metomorfozu filmin görsel anlamda şaha kalktığı nokta. Anlatıp büyüsünü bozmak istemiyorum, çok büyüleyici. Ve çoğu ana akım filmde olduğu gibi filme sadece pragmatik olarak eklenmiş ve yapay duran bir kısım değil. Napmışın be Darren abi. Ciddiyetimi koruyamıycam kusura bakmayın.

-Ve ve ve ve oyunculuk, Natalie Portman ablamızı Leon'da sevdik ve açıkçası güzelliği dışında pek de hayran olduğum birisi değildi... Ama bu filmde kah masum kız olsun, kah nefret dolu kara kuğu olsun.. hakkını vererek oynamış. Filmin tümünde ve bale kısımlarında vücudunu çok iyi kullanmasının yanı sıra bakışlarıyla yakıp yıkmıştır adeta.

-Natalie'yi övüp Mila Kunis (lily)den bahsetmemek olmaz. Yardımcı kadın oyuncu Oscar'ı bekliyoruz kendisine. Oscar demişken, bu film Oscar'da Inception'u tokatlamazsa eğer jüri üyelerinin evlerini basıp hayatı onlara zindan etmeyi düşünüyorum. Tamam Inception seyirciye aksiyon da sunuyor ve belirli bir felsefeden bir parmak ağzınıza çalıyor olabilir ama bu filmdeki size ne olduğunu hissettirmeden her şeyi anlatma başarısı ve düşündükçe farkedilen ince ince örülmüş senaryo ve görsel şölen evet evet bu uzun cümle bitmeyecek gibi duruyor. Kısacası bence Black Swan diyorum ve filmle ilgili aklıma başka bir şey gelene kadar susuyorum...

6 yorum:

İnsan olun biraz... dedi ki...

Hala izleyemedim ve merakım her okuduğum yazı ile artıyor.

duyguözbağcı dedi ki...

Ben de duyduğumdan beri 25 Şubat'ı bekliyordum, sinemada izlemek istemiştim.
Ama dayanamadım. =)

Burak Özkan dedi ki...

evet, artık ben de dayanamıcam sanırım. Sinemada da gideriz gelince.

duyguözbağcı dedi ki...

aynen

Deli Paratoneri dedi ki...

sen bi de Closer'da izle Natalie'yi...
Bu arada film mükemmele yakın.. Duygular çok iyi verilmiş.

duyguözbağcı dedi ki...

Bir yerde Jude Law varsa, gerisi teferruattır. =)