3 Eylül 2011 Cumartesi

Şiddet içerikli yazı

Az çok gündemi takip eden her insanın gözüne çarpmıştır kadın cinayeti haberleri. Özellikle son yıllarda tırmanışa geçmiş bir şiddet ortamından bahsediyoruz. Yalnızca medyaya yansıyan cinayet ve dayak haberleri değil, yüzlerce kadın gözlerden ırakta dayak yemekte, tecavüze veya tacize uğramakta. Aklıma onlarca örnek geliyor şu son aylardan, ki bunlar sadece benim ufak aklımda kalanlar.Ama bahsetmemin bir manası yok, zaten hepsi haber sitelerinin arşivlerinde bulunuyor, isteyen ulaşabilir hepsine. Benim canımı sıkan çevremdeki ummadığım insanların bile bu durumu sanki önemsiz veya abartılmış bir olgu gibi karşılaması. "Gerçekten o kadar artmış mı yani, eskiden de vardı" cılar mı dersin, "Yanlış anlama da yani erkekler de öldürülüyor." cular mı.
Siz biliyor olsanız da, artık defalarca okumuş, izlemiş olsak da yine yeni yeniden bu sayıların bir kısmından bahsetmek istiyorum. Belki bilmeyen insanlar için bir şeyleri değiştirebilir diye.

2002'de resmi kayıtlara göre 66 kadın öldürülmüştü, erkekler tarafından.Bu sayı 2007'de 1011, 2009'un ilk 7 ayında 953 e ulaştı. Ve 2011 itibariyle de günde ortalama 5 kadın ölüyor. Bu insanlar turşu suyu muhabbeti yüzünden kavga sırasında ölmüyor. Bu insanlar çoğunlukla kadına biçilen roller, kadının suçluluğa yatkın oluşu, cinsel isteksizlik, boşanmayı istemesi, başka bir ilişkisinin olması gibi sebeplerle ölüyor.

Cinayetler dışında bir de intihar gerçeği var. Bir çok kadının intihar haberi de yansıyor medyaya. Bazılarının baskıyla zorla intihara sürüklendiğini tahmin etmek güç değil. Ve intihar rakamları da o kadar can acıtıcı ki. Sadece Şanlıurfa'da 2011'in ilk altı ayında 149 kadın intihar etmiş.Güneydoğu'daki illerin çoğunda da buna benzer rakamlar var.

Kadın cinayetleri, Kürt sorunu gibi Türkiye'nin bir gerçeğidir. Ama ne yazık ki hakkında doyurucu yazı bulmak çok zor. Bianet, Radikal, Cumhuriyet takip edebildiğim kadarıyla bu duruma en çok yer ayıran ve yazılar paylaşan gazete/site durumunda. Onlarda bile inceleme yazıları çokça bulunmamakta. Bulunsa da benzer şeylerden bahsedilmekte.

Son zamanlarda okuduğum kadına yönelik şiddete dair en ilginç yazılardan biri dünkü Cumhuriyet Bilim-Teknoloji ekindeydi. http://bilimteknik.cumhuriyet.com.tr/?hn=273910 şuradan okumanızı tavsiye ediyorum. Kadına yönelik cinsel şiddeti azaltmanın yolunun kadın haklarına ısrarla odaklanmaktan geçtiğini öne süren yazıda primat davranışlarından hareketle insan toplumlarına dair çıkarımlar yapılmış.

Evrimsel açıdan bize en yakın hayvanların primatlar olduğu düşünülürse, aslında çok da yerinde bir hareket bu. "Kadına baskı kurma çabasının , eşitsizlikten ve bunun da insanın doğasından kaynaklanan bir özellik mi yoksa bu durum söz konusu olayların yinelenmesini önleme konusundaki başarısızlığımızın bir sonucu mudur?"  cümlesi yazının en önemli kısımlarından biri.

Yazıda "Primatlar ve İnsanlarda Cinsel Baskı" adlı bir kitaptan bazı bilgiler de veriliyor. Siz yazıyı okuyun ama eğer üşeniyorsanız özetleyebilirim. Mesela, Japon makakları, babunlar ve şempanzelerde cinsel baskı erkeklerin cinsel davranışlarında bir taktik olarak kullanılıyor. Ama Bonobo'larda durum tamamen farklı. Dişi egemen bir topluluk olan Bonobolarda, erkekler sadece kadınları destekleyici davranışlarda bulunuyor. Bu farklılığın genlerden çok kültüre bağlı olduğuna değiniliyor. Mesela bir başka yerde doğup o topluma gelen erkekler de oradaki davranışı benimsiyorlar.

Kısacası genlerin, fiziksel farkların arkasına saklanmak pek de mantıklı görünmüyor. Eğer şikayetçiysek bugünkü eşitsizliklerden yapmamız gereken şeyin ısrarla kadın haklarına değinmek olduğunu söylüyor yazı. Bence de çok güzel bir yaklaşım ve güzel bir yazı....

Hiç yorum yok: